Uzmanlar sağlıklı bir insanın günde 2-3 litre arası su tüketmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Ancak bu noktada hangi suyu tükettiğimiz de büyük önem kazanıyor. Temiz su demek, sağlıklı insanlar demektir. Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye genelinde yıllık içme suyu tüketiminin yaklaşık 149 litre olduğunu göstermektedir.
Su herkes için önemlidir. Pek çok canlı tatlı su kaynaklarından beslenmektedir ve hatta bu sularda yaşayıp üremektedir.
Su hayattır. Biz canlılar için hayat olan suyu depolamakta çok önem arz etmektedir. Su depolamanın pek çok yöntemi bulunsa da paslanmaz su deposunda su depolamak oldukça yaygındır. Özellikle suyun götürülemediği çok kırsal bölgelerde su depolamak amacıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında bazı vakıflar ve bazı kurumsal markalar tarafından yağmur sularını yakalayıp depolamak amacıyla da kullanılmaktadır. Yağmur yakalama yöntemleri su krizinin olduğu ülkelerde oldukça etkili olan yöntemlerdendir.
İnsanlar açısından su, sadece bedenlerimiz için hayati bir ihtiyaç değil, aynı zamanda her gün faydalandığımız bir kaynak. Evde yemek pişirmek, temizlik için kullanıyoruz. Besinlerimizin, giysilerimizin, cep telefonlarımızın, otomobillerimizin ve kitaplarımızın tamamının üretiminde su kullanılıyor. Suyu evlerimizde, okullarımızda ve yollarımızda ve binalarımızı ısıtmak ve elektrik tesislerimizi soğutmak için kullanıyoruz.
Türkiye’nin birçok yerinde hizmet veren laboratuvarlarda TÜRKAK akreditasyonu ile ilgili yasal düzenlemelere ve standartlara uygun bir şekilde “Kullanma Suyu Analizleri” gerçekleştirilmektedir
Su doğada insan yapımı bir kimyasal ile karşılaşmadığında toprak aracılığı ile hem filtre olur hemde bazı mineraller ile zenginleşir. Özellikle evlerde, işletmelerde kullanılan suların fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analiz sonuçları “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliği” kapsamında belirtilen limitleri aşmamalıdır.
Suyun temiz ve sağlıklı olduğunun anlaşılması için numune alınan su bazı analizlere tabii tutulur. Bu analizler fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak üçe ayrılmaktadır.
Kimyasal analizler; amonyum tayini, Nitrit/Nitrit azotu tayini, Nitrat/Nitrat azotu tayini, alkalinite tayini, serbest klor tayini, klorür tayini, toplam klor tayini, tuzluluk tayini, yağ ve gres tayini, klorür tayini, florür tayini, sülfat tayini, toplam sertlik tayinidir.
Fiziksel analizler; pH tayini, iletkenlik tayini, bulanıklık tayini, sıcaklık tayini, renk tayini, ışık geçirgenliği tayinidir.
Mikrobiyolojik analizler; Escherichia coli sayımı, Koliform bakteri sayımı, Salmonella spp. tespiti, pseudomonas aeruginosa sayımı, clostridium perfringens sayımı, Fekal Enterokokların sayımı, koloni sayımı, Legionella sayımı, bakteriyel endotoksin tayinidir.
Berrak su temiz su anlamına gelmez. Bu konuyla ilgili yapılan bir deney gösterdi ki suyun rengini, tadını ve kokusunu değiştirmediği halde çok zararlı olabileceğini ortaya koymuştur. Yapılan deney şöyleydi; 4 adet temiz şişeyi kaynatılarak, klor katılarak ya da başka bir yöntemle güvenli hale getirilmiş suyla doldurun. Birinci şişeye bir kaşık çamur, ikinci şişeye şeker, üçüncü şişeye ise tuz karıştırarak iyice çalkalayın. Dördüncü şişeye hiç bir şey katmayın. Şişeleri gruba göstererek tüm şişerleri koklamalarını isteyin. Sonra herhangi bir şişeden su içmelerini isteyin. Kimse çamurlu suyu içmek istemeyecektir ama diğer şişelerden içmeye itiraz gelmeyecektir. Görsel olarak temiz olan sularda da ishale yol açan mikropların, şistozomiyazise yol açan parazitin, pestisitlerin ve diğer kimyasalların bulunması olasıdır ve bunlar suyun tadını, kokusunu ve rengini değiştirmez.
Suyun depolanmasındaki bir diğer husus ise plastiklerdir. Plastikler su depolama konusunda hayatımızın tam içerisindedir. Plastik su deposu ise hayatımızdaki pek çok alanda kullanılmaktadır. İleriki yıllarda erkenden su problemi yaşayacak şehirler arasında olan İstanbul’da olan bazı kurumsal şirketler, yağmur sularını yakalamak ve depolamak konusunda plastik su depolarını kullanmaktadır. Suyumuza sahip çıkalım ve onu temiz tutalım.
